DEMİRÖREN MEDYA, TV KANALI SATABİLİR
2022'de Demirören Medya Grubu'nun Hürriyet Gazetesi başta olmak üzere, bazı televizyonları da elinden çıkarabileceği söylentileri dolaşmaya başladı. ''Bence Teve2, Dream TV, Dream Türk TV kanallarının tümü ya da biri satışa eklenebilir diye düşünüyorum. Zaten klasik televizyon izlenme biçimi değiştiği için artık müzik kanallarının hiç bir fonksiyonu kalmadı'' demiştim. RTÜK başvurusu Haziran 2023'te kabul edilerek DREAM ismi DRAMAX olarak onaylandı. Demirören Medya'nın yerli diziler için 2021'de kurduğu Dramax Platformu bir süredir askıda bekliyordu. Artık, Dramax Medya Platform ve İletişim Hizmetleri A.Ş'ye ait Dramax TV Kanalı olarak Dream yerine geçecek.
Buradan bizim anladığımız, ''Muhalif olunca uyarıya gerek yok ama hükumete yakın olunca acilen uyarılıyor'' olması. Özellikle de bir siyasi partinin şikayetiyle 'bağımsız' televizyon kanalına ''eğitim kararı'' alınıyorsa pek de tarafsız ve adaletli bir yaklaşım gibi görünmediği gibi, ''Basın özgürlüğü'' sloganları atanların samimiyetine de gölge düşürmüyor mu? Geçmişte CNN TÜRK ekranlarını parselleyen bir sunucunun şu anda ''kırmızı bültenle aranıyor'' olduğunu hepimiz biliyoruz. Acaba bu konuda ABD'li CNN yöneticilerinin CNN TÜRK'e ''Bu adamın ne işi vardı bu kanalda'' diyerek herhangi bir ''standart'' uyarısı yaptığını duyan oldu mu? Tabii ki olmadı ve olamaz. Çünkü standartlar başka! Venezuela'daki darbe girişiminde ABD'li CNN'in nasıl darbe destekçisi yayınlar yaptığını hepimiz gördük. Acaba CNN TÜRK'ten bir ekip gönderip ''ABD'li CNN'e dengeli yayın konusunda eğitim'' verdirsek mi? Mümkün değil tabii ki. CNN International işine geldiğine göre yayın yapıyor. Asıl mesele muhalif olmak.
Başka bir örnek de, muhalif olduğunu hepimizin bildiği FOX Türkiye. ABD'li FOX yöneticileri ''standart'' diyerek bir uyarı yapıyor mu? Yapmıyor. Bence yapılmaması da gerekiyor. Eğer muhalif bir kanal, muhalifken uyarılmıyor ama hükumete yakın olduğu söylenerek uyarılıyorsa, ortada tek bir standart var demektir. ''Muhalif kal, canımı ye'' standardı! Benim gözlemlerime göre, muhalifler birini hedefe koyduğu zaman, o kişinin attığı her adımı hastalık seviyesinde eleştirerek yansıtmaya başlıyorlar ve kendi yandaşlarının hatalarını görmezden geliyorlar. Mesela, Kanal D Ana Haber'de Buket Aydın bir süredir hedefe konuldu ve yıpratma adına aşağılayıcı başlıklarla yüklenip duruyorlar. ''Haber sitesi'' denilen sayfalarda atılan başlıklar gerçekten basın etiğine aykırı biçimde sınırları aşıyor. Spiker hedefe konulduğu için, ağzıyla kuş tutsa dillerinden kurtulamaz artık. Bir diğer örnek de, photoshoplu mazbata fotoğrafını yanlışlıkla ekrana yansıtan CNN TÜRK'ü yerden yere vurmaları. Aynı yanlış fotoğrafı paylaşan Fatih Portakal ve FOX TV'ye kimsenin sesi çıkmadı oysa ki! Neden? Çünkü FOX muhalif CNN TÜRK değil! Neyse fazla detaylandırmaya gerek yok, herkes anladı meseleyi.
CNN TÜRK'E KAFAYI TAKTILAR
Hastalıklı düşünce öyle bir hal aldı ki, ''Bir kanal muhalif değilse yandaştır'' zannediyorlar. Hatta şu an eleştirdiğim için bana da ''yandaş'' diyenler oluyordur. Bir adım öteye giderek ''Kesin bu da mamalanıyor'' söylemini vasat bir şekilde dillendiriyor olabilirler. ''Mamalanmak'' ne kadar da gıcık bir söylem. Aslında bu sözleri söyleyenler ''Kendi çıkarları olmadan tek adım atmazlar.'' Herkesi kendileri gibi zannederler. Ben sadece doğruları ve yanlışları ifade ediyorum. ''Dengeli yayın'' meselesine de aynı şekilde yaklaşıyorum. ''Dengeli yayın'' herkese kapılarını açmaktır. Yakın zamanda bunu en doğru yapan NTV ve STAR Haber oldu. Ben, NTV ve STAR Haber'in yorumsuz yayınlarla kimseyi rahatsız etmeden temiz yayın yaptığını düşünüyorum. Patron ona yakınmış buna uzakmış beni hiç ilgilendirmiyor. Ekrana sadece haber yansıtılıyor. Ben de haberleri yıllardır bu iki kanaldan izliyorum. Televizyonların sert biçimde hükumete yakın veya muhalif yayın yapmaları gözüme hoş görünmüyor. İlk yıllarında NTV de bugünkü bazı haber kanallarının hatasına düşerek sert muhalif yayınlar yapıyordu. O dönem ''tek taraflı yayıncılık'' yaptıkları için izlemiyordum. Sonradan daha objektif bir anlayışa geçince hemen ''yandaş'' yakıştırması yapıldı. Başta da söylediğim gibi, ''muhalif değilse yandaştır'' yanılgısı var.
CNN TÜRK ise ilk yıllarında çok iyi gidiyordu. ''Dengeli'' yayın yapıyordu. Kısa süre sonra bir anda pozisyon alıp çok sert muhalif yayınlara başlayınca kan kaybı kaçınılmaz oldu. Bugün CNN TÜRK'ün düşüşünün en büyük sebebi yıllar önceki o temeldeki ''pozisyon alma çabasının'' etkisi. Şimdiyse, ''Muhalif olmaktan vazgeçip, objektife döneyim, suya sabuna pek dokunmayayım'' mantığıyla yayına yön vermeye başladığı gün, muhalifler CNN TÜRK'ü linç etmeye başladı. Muhalif olan izleyicileri kaybederken, imajı muhalif kaldığı için diğer kesimin de ilgisini çekmiyor. Yani CNN TÜRK arada kaldı! Artık bu zorlu bir geçiş süreci. Yazımın devamında da anlatacağım gibi, bu süreçten kurtulması için tek şansı CNN markasını atıp, yeni bir imaja bürünmesi. CHP'nin son açıklamasında ''Partimiz CNN Türk'e konuk olmama, izlememe ve izlettirmeme kararı almıştır'' demesinden de anlaşılacağı üzere CNN Türk muhalif kanadın diline düştü bir kere. Bir siyasi partinin televizyon kanalını ''boykot'' etmesi de ayrı bir özgürlük boyutu. (Tuncay Özkan halen yeni bir televizyon kurma arayışı içerisinde ve haberi bana çoktan ulaştı bile. Onu ayrı bir başlıkta anlatırım)
CNN atağa geçerek zorlu süreci atlatırsa izleyiciyi kapabilir ama bir gerçek de var ki ABD'lilerin Dünya genelinde CNN markası itibarını fazlasıyla kaybedeli çok oldu. Türkiye'de de kanalın isminin CNN TÜRK ya da DNN TÜRK olmasının fazla bir önemi kalmadı. Demirören Grubu'nun kendi kararı ya da ABD'li ortaklarının yaptırımıyla marka anlaşması sona erse, fazla bir önem arz etmeyecek artık. Geçmişte Türkiye'de ABD'li ''NBC'' kanalının ''CNBC-e'' markası vardı ve kapandı gitti. Onun yerine bir kaç yeni kanal birden açıldı ve CNBC'nin ismi bile hatırlanmaz oldu Türkiye'de. Yani CNN de büyük bir kayıp olmayacaktır. İlle de yabancı marka ortaklığı aranıyorsa başka kanallar da var iş yapılabilecek. Yakın gelecekte CNN TÜRK markası için bir değişim olacağını düşünüyorum. Benim bu yazımdan sonra CHP ABD temsilciliği ''CNN isim hakları CNN TÜRK'ten geri çekilene kadar mücadelemiz sürecek'' açıklaması da yaptı. ABD'nin CNN isim hakkını CHP'nin memnun kalacağı bir kanala vermesi ''güzel'' olur. Mesela ''CNN HALK'' TV yapsınlar çok güzel olur. Tövbe Ya Rabbi! (Yeni gelişmelerde haberimiz güncellenir)
DEMİRÖREN MEDYA GRUBU HAKKINDA
Yıldırım Demirören'in babası Erdoğan Demirören 2011'de Milliyet ve Vatan Gazetelerini satın alarak Demirören Medya Grubu'nu kurmuştu. Demirören, 21 Mart 2018'de Aydın Doğan'a ait Doğan Medya Grubu bünyesindeki tüm yayın organlarını satın alarak Türkiye'nin en büyük medya grubu oldu. Doğan Medya Grubu'ndaki Kanal D, CNN Türk, TEVE2, DreamTV, DreamTürkTV, BluTV, D-Smart, NBATV, Cartoon Network, DHA, Hürriyet Gazetesi, Posta Gazetesi, Fanatik Gazetesi, Hürriyet Daily News, Doğan Burda dergileri, dağıtım şirketi YAYSAT başta olmak üzere tüm gazete, dergi ve televizyonlar 1 milyar 250 milyon Dolar'a Demirören Medya Grubu'na satıldı.
Kanalları gezerken Halk TV Ana Haber Bülteni'ne rastladım birkaç gün evvel. İrfan Değirmenci'ye bir seyirci sosyal medyadan şunu yazıyor: "Haberi okuyun lütfen, yorum yapmayın."
YanıtlaSilSosyal medyada, yorumcu spikerlerin bir konu hakkında beyan ettiği görüşleri TT olunca (böyle yapay isimlendirmeleri kullanmaktan kaçınıyorum ama bazen modaya uyarak derdimizi ifade edebiliyoruz) spikerler de gaza gelip coşuyor.
Bu da yapmacık geliyor biraz bana. Milletçe akıldanelik yapmaya bayılırız. Böyle akıldanelik yapan birkaç televizyoncunun (sadece haber sunucusu değil) özel hayatında tam tersi bir imaj çizdiği basına yansımıştı.
Kısacası; prompteri oku geç.