Prestij Meselesi filmi, Prestij Müzik firmasının kuruluş hikayesini sanatçılar üzerinden anlatıyor. Ben filmi izledim ama gerçekleri pek yansıtmıyor. Duyguyu pek yakalayamadım açıkçası. Mustafa Topaloğlu'nu hiç mi hiç uyduramamışlar. İzlerken, ''Mustafa abiyi komedi figürü gibi göstermişler'' demekten kendimi alamadım. Mustafa Topaloğlu bu ülkede ''Oy Oy Eminem'' şarkısıyla 1985'de Avrupa ve Dünya listelerini sallamış 5 Milyona yakın albüm satmış biridir. Röportajlarda eğlenceli bir imaj çizse de, ciddi konularda oturup sohbet ettiğiniz zaman gayet zeki ciddi ve bilgili bir insan. Filmde niye o kadar ciddiyetsiz imaj çizilmiş onu da izleyenler yorumlasın.
Ben 90'lı yılların ilk müzik televizyoncularından biri ve eski VJ olarak Prestij dönemini çok iyi biliyorum. Filmdeki şarkıcıların ilk çıkış hikayeleri gerçeğinden farklı anlatılmış. Filmin içeriğine dair tüyo vermeden, ''Gerçek Prestij Meselesini alt satırlarda Sinemagazin başlığı altında hatıralarımla birleştirerek ilk defa anlatacağım.''
Şunu da belirteyim ki, Prestij Müzik şirketi Türkiye'de video kliplerin kaliteye göre değil, reklam rezervasyonuyla ücretine mukabil yayınlandığı bir dönemi başlatmıştı. Hilmi Topaloğlu bir müzik yapımcısı olarak, eserlerine yer verilmesi için gerekenleri yapmakta tamamen haklıydı. Fakat, televizyonların parayla klip yayınlaması ve parayla ödül törenlerinde şarkıcıları ödüllendirmesi, müzik piyasasındaki çöküşün baş sebeplerindendir. Bu söylediklerimi dikkate alarak filmi bir de o gözle izlemenizi isterim.
Filmin Adı: Prestij Meselesi Yönetmen: Mahsun Kırmızıgül Oyuncular: Engin Hepileri (Hilmi Topaloğlu), Onur Gözeten (Özcan Deniz), Ali Erkin Acır (Haluk Levent), Mahmut Kırmızıgül (Mahsun Kırmızıgül), Meral Çetinkaya (Belkis Aran), Şebnem Bozoklu (Jale), Biran Damla Yılmaz (Gölhan), Erdal Özyağcılar (Serpil Akıllıoğlu), Erkan Petekkaya (Gani), Melisa Döngel (Aysen), Aslıhan Güner Kılıç (Semiha), Nursel Köse (Fatma), Defne Samyeli (Defne Samyeli), Ali Sürmeli (Mehmet Ersoy), Zafer Ergin (Fahrettin Aslan), Murat Han (Eşref), Eser Yenenler (Şinasi), Bülent Emrah Parlak (Mustafa Topaloğlu), Levent Sülün (Mahsun Komşu), Melek Baykal (Mahsun Kaynana), Yiğit Kalkavan,
Filmin Konusu: Gerçek hayat hikayesi olan Prestij Meselesi filminde, 1989 yılında Beyoğlu'nda Balin pavyonda çalışan Hilmi Topaloğlu, abisi Mustafa Topaloğlu'nun önerisi ile müzik yapımcısı olur. Mustafa ve Hilmi Topaloğlu Unkapanı müzik çarşısında Nokta müzik isimli bir yapım şirketi kurarlar. Genç yeteneklerin peşine düşen yapımcı Hilmi Topaloğlu sırası ile önce Haluk Levent'i bulur. Sonra, Özcan Deniz ve Mahsun Kırmızıgül albüm projeleri başlar.
Filmde şarkıcıların çıkış hikayeleri farklı anlatıldığı için, eleştirilerimle birlikte sizlere asıl hikayeyi kısa örneklerle ilk defa anlatacağım. O dönemlerin müzik televizyoncusu ve VJ'lerinden biri olduğum için kim nasıl nereye geldi en iyi bilenlerdenim. Bu anlatacaklarım filmde yok.
(Filme, prodüksiyon hatırına 10 üzerinden 5 veriyorum. Filmin yarısında piknik sahnesinden itibaren kurgu montaj ve özellikle renklendirme konusunda aniden bir değişim olduğu da gözümden kaçmadı.)
MAHSUN KIRMIZIGÜL NASIL TANINDI?
Mahsun Kırmızıgül Prestij'e gelmeden önce çeşitli albümler yapmıştı ama başta imajı ve albüm kapaklarının amatör görünümü sebebiyle beklediği ilgiyi hiç görememişti. Başlarda rol model olarak gördüğü İbrahim Tatlıses ile rekabet planı olmasa da, çeşitli yapım şirketleri onun bir rakip olabileceği düşüncesiyle ufak tefek yoklamalar yapıyordu. Mahsun Kırmızıgül yolun çok başında olduğu için böyle bir şey zaten imkansızdı ama İbrahim Tatlıses Türkiye'de o alanda akla gelen en önemli isim olduğu için yarıştaki hedefin de İBO olması çok doğaldı. Geçmişten günümüze 'Yeni İBO'' diye bir çok şarkıcı çıkma sebebi de budur. Mahsun Kırmızıgül de aynı doğal sebeplerle İBO ile yarışmak yarıştırılmak istendi.
Şimdi bu kısım çok önemli, Mahsun Kırmızıgül'ün şarkıları ve imajı tutmuyordu. Filmde de anlatılan o yıllarda gerçekten televizyonda yer bulamıyordu. Fakat kimse bunu dillendirmese de bilirler ki başlarda onu engelleyen İBO değildi aslında. Mahsun'un, İbo'nun yerine tercih edilecek bir imajı olmadığı için kanal yöneticileri çeşitli bahaneler üreterek ona ekran yolunu kapatıyordu. Mesela 90'larda bize bir klip gelirdi. Yayınlayamayacak kadar kötü bir işse eğer, kırmamak için, ''Yayın rezervasyonu dolu'' diyerek bahane yapılır ve klip ekarte edilirdi. ''X kişi yayın onayı vermedi'' gibi bahaneler yapanlar olurdu. Mahsun'un yaşadığı sıkıntı da buydu aslında.
Ne zaman ki, İbrahim Tatlıses ile Uzan Grubu ters düştü, işte o zaman ''İbo giderse Mahsun gelir'' düşüncesiyle Inter Star Televizyonu atağa geçti. Ben anlatınca, ''Aaa evet şimdi hatırladım, çok doğru'' diyecekseniz o yüzden dikkatli okuyun. Bu anlattıklarımı Cem Uzan veya Hakan Uzan da doğrulayacaktır.
Mahsun Kırmızıgül tanınmaya çalışırken, Galatasaray'ın Avrupa Kupalarında çok önemli Manchester United maçı vardı. Çok amatör görünse de maçın öneminden dolayı herkesin izlediği bir anda Star TV'nin ''Alem Buysa Kral Cimbom'' video klibi yayınlandı. Aslında herkes şarkıyı yadırgamıştı. Underground diskoda Türkü çalmak gibi zıt bir işti. Fakat maç havası ve taraftarlık içgüdüsü hep bir ağızdan şarkıya eşlik ettirdi. İşte Mahsun Kırmızıgül ilk defa orada patlamayı yaptı ve Türkiye'de herkesin tanıdığı bir şarkıcı oldu. Sonraki yıllarda İbo ile polemikler vs olunca, ''O varsa ben yokum'' gibi söylemler mutlaka olmuştur ama öncesinde bir engelleme olmadığını biliyorum. Maçla eş zamanlı olan o dönemde Mahsun Kırmızıgül'e yapılan promosyon hiç bir şarkıcıya da yapılmamıştı.
ÖZCAN DENİZ'LE YOLUMUZ HEP KESİŞTİ
Konuyu Özcan Deniz'e bağlarken bir giriş yapmalıyım ki kendisi de okurken onun da hatıraları canlansın. Henüz okul yıllarımızdayken evimizin karşı binasında oturan bir aile, ''Bizim bir akrabamız var. Daha yaşı çok küçük ama çok yakışıklı müthiş iyi bir ses. Herkes beğeniyor. Göreceksiniz bir gün ünlü olacak'' derlerdi. Biz de onları her gördüğümüzde sorardık ''Ünlü oldu mu'' diye. Sonra unuttuk gitti ismi. Aradan çok zaman geçti, benim gibi Antalyalılar bilirler, Konyaaltı plajında eskiden Olimpik Yüzme Havuzu vardı. Her yaz havuzun yanında kurulan prefabrik ev biçimindeki kamplara taşınır ve okullar açılana kadar yazlık ev gibi orada kalınırdı. Benim de okul yıllarımın tümü o plajda ve havuzda geçti. Gece yarısına kadar kimse uyumadığı için biz de ayakta olurduk.
Gece saat 12 sessizliğinde yolun arka tarafından adı sanı bilinmeyen genç bir erkek şarkıcının sesi yankılanırdı. Biz o tarz müzik dinlemiyoruz ama sürekli sesini duyduğumuz için kamptaki herkes saatlerini ezberlemişti. Hatta dondurma alıp köprünün oraya giderek içeriyi görmeden yolun kenarında oturup onu dinlerdik. Ara sıra olay da çıkan bir yerdi. Küçük bir mekan ama pavyon gibi olduğu için ailelerimiz sadece uzaktan dinlememize izin veriyorlardı. Mekanın içini hiç görmedim. Çoğu zaman ailelerimiz de, ''Gelin hadi yol kenarında dinlemeye gidelim'' derler ve köprünün korkuluklarına yaslanıp hep birlikte uzaktan dinlerdik. Fakat sahnedekini hiç görmüyoruz, kim olduğunu bilmiyoruz ama kendi tarzına göre çok profesyonel olduğu belliydi. Repertuarı her seferinde farklıydı. Yani o mekana fazla biri olduğunu anlıyorduk. ''Bu çocuk bu sesle neden böyle mekanda çıkıyor ki'' diye aramızda konuşurduk. İlerleyen saatlerde dansözün çıktığını müzik sesinden anlayıp kampa geri dönerdik. Uzaktan zorla okuyabildiğimiz mekan afişinde Özcan, Yeliz ve Dansöz Dilara yazardı. (Biz 12-14, şarkıcı 16-18 yaşlarında)
Bir çocukluk hatırası olarak hep aklımızda kalmıştı o günler. Ben 1992'de televizyon sektöründe başlayıp, 96'da İstanbul'a müzik kanalına transfer olunca, bütün albümler ve müzik piyasası elimizden geçmeye başladı. RAKS Müzik firmasının tüm yapım şirketleriyle kurduğu genç TV'de programlar hazırlayıp sunuyordum. Ağırlıklı olarak kendi sanatçılarına öncelik veriliyordu. Kliplerin ücret karşılığı yayınlandığını kimse bilmezdi. Sektör dışındakilere söylesek de inanmazlardı. VJ'lerin her 4 saatte 3-4 tane şarkı seçme şansı vardı. Geri kalan tüm klipler reklam rezervasyonu gibi parayla yayınlanırdı. Ben bir gün Haluk Levent'in klibini seçerek yayınladıktan hemen sonra yönetimden uyarı geldi. ''Bunu bir daha yayınlamayın. Prestij'le aramız iyi değil, onlar Kral TV ile anlaştı. Kliplerini yayınlamıyoruz'' dediler. ''Peki'' dedik. Kliplerin ücret karşılığında yayını için Prestij Müzik, Kral TV ile anlaşınca bizim genç TV de, ''Prestij Müzik şarkıcıları yayınlanmayacak'' uyarısı yapınca, o firmanın sanatçılarıyla ister istemez aramızda bir mesafe olmuştu. Sürekli kendi yayınlarımızı takip ettiğimiz için onların şarkılarını bile pek bilmezdik.
Bir gün farklı bir kanalda Özcan Deniz'in ilk kez klibini gördüğümde, şarkıdaki nağmeler bana çok tanıdık gelmişti. Yanımdaki arkadaşıma, ''Ben bu sesi çok iyi biliyorum. Adamla nerede tanıştım acaba. Sanki klipten değil başka yerden ama Prestij sanatçılarını pek bilmem ki'' diye söylemiştim. Klip sürekli karşıma çıkıyor ama bir türlü çözemiyordum. Öylece aklımda kalıp geçmişti.Bakın nereden nereye bağlanıyor bu konu.
Yıllar sonra Antalya'da işletmesini yaptığım Beach Club'a sürekli gelen bir kadın müşterimle sohbet ederken isminin Dilara ve oryantal olduğunu söyleyince ben de dedim ki, ''Çook eskiden Dilara diye bir dansöz vardı, yıkılan eski Yüzme Havuzu karşısında çıkardı'' dedim. ''Aaaa sen nasıl hatırlıyorsun, yaşın kaç. Evet o benim işte'' demez mi? Çok şaşırdım dedim ki; ''O zamanlar 12-14 yaşındaydım. Bir tane de erkek vardı, sesini kamptakiler çok severdi, o çocuk noldu'' dediğimde, kadın bir durakladı; ''Özcan'' dedi, gülümsedi. Ben de dedim ki; ''Biz uzaktan afişte senin ismini okuyabiliyorduk ama diğerini Özcan diye tam hatırlamıyorum, onun ismi ışıktan okunmuyordu zaten'' dedim. Dilara dedi ki, ''Özcan Deniz var ya hani. İşte o'' deyince ikinci şaşkınlığı yaşadım. ''Nasıl yani, bildiğimiz Özcan Deniz, o benim hatırladığım çocuk mu?'' dedim. ''Evet'' dedi. (Medyada ''Özcan Deniz'in 18 yaşındayken unutamadığı dansöz kadın'' olarak sonradan yer almıştı ama ben detayları bilmeme rağmen anlatmayacağım.)
Yani Özcan Deniz'in 18 yaşındayken sahne aldığı mekandan her gün sesini duymuşum, albümler yapıp ünlüler kervanına katıldığında sesini duyup tanıdık gelmişti ama onun 12-14 yaşından beri sesini bildiğim Özcan Deniz olabileceği hiç aklıma gelmemişti. İşin diğer enteresan kısmı da, konunun en başında anlattığım bir komşumuz aile vardı ya hani, onların ''Çok ünlü olacak çocuk'' dediği kişi de meğer Özcan Deniz'miş. Bu kadarına da pes.
Hayatımın belli dönemlerinde Özcan Deniz'in kariyer planlarında hep bir yerlerde kesişmişiz ama ben bu kadar camiayı tanırken onunla hiç karşılaşmamışım. ''O tarz müzik dinlemiyorum'' demiştim ama Dilara'yla konuştuktan sonrasırf çocukluk hatıram var diye sempatim oluştu. Film sektörüyle ilgili en başarılı şarkıcılardan birinin Özcan Deniz olduğunu düşünüyorum. Prestij Meselesi konusuna gelecek olursak, Özcan Deniz'in Almanya'da sahne aldıktan sonraki zamana Prestij Müzik denk geliyor. Filmde öncesi pek yok.
HALUK LEVENT'İN PRESTİJ YILLARI
Filmde Haluk Levent'le ilgili kısımlar aslına uygun. Farklı anlatılan kısmına da fazla derine inmeye gerek olmadığı için bir yorum yapmayacağım. Prestij yıllarında Haluk Levent'in çok borcu vardı. ''Türkiye'de en çok konsere çıkan sanatçı'' diye manşetleri süslemesine rağmen, kapanması gereken borçlar yine de kapanmıyordu. Medyada gündeme geldiği ve Haluk Levent'in tüm kariyerini etkileyen sorunlar olduğu için vurgulanabilirdi. Filmde, kendini bildi bileli sadece yardım konserleri yapan birisi olduğu imajı çizilmiş. ''Yani, o kadar da değil'' demek istiyorum.
Türkiye'nin İLK DİJİTAL TV ᴴᴰ KANALI 1993+ ◉fortunaTVcom medya haberleriyle 32 yıldır televizyonculuğun ilham kaynağı. Medya çalışanları, yeni kurulan tv kanallarını ilk kez ve en doğrusuyla bizden duyuyor. İçeriklerimiz ''TV, Sanat, Magazin ve Spor'da'' alıntısız ve nitelikli. Bir tık fazlası için yanıltıcı haber başlıkları yok. Foto galeriyle kadınları obje olarak kullanmıyor, sırları açığa vurmuyor ve arkadan konuşmadan samimiyetle yazıyoruz. Yapıcı eleştirilerimizde haber dili değil, tv dergisi formatında serbest yazı stili kullanırız. ◉''Ben Senin Bildiğin Kanallardan Değilim''
►fortunaTV™ ✬ FTV TÜRK ᴴᴰ 1993™ Türkiye'nin İlk Uluslararası Dijital TV Kanalıᴴᴰ Ben Senin Bildiğin Kanallardan Değilim ✬✬✬TELEVİZYON HABERCİSİ✬✬✬ ◉Yönetim Yeri: Mecidiyeköy İSTANBUL ⓦİZLEYİCİ WHATSAPP MESAJ:05315076477 ✆YÖNETİM MEDYA:05325248726 ✉BÜLTEN:ftvturk@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düzgün dille ve itham hakaret içermeyen yorumlarınız, editör onayından sonra yayınlanmaktadır. www.fortunaTV.com